Vefat haberini aldığında dilimden bu sözcükler döküldü

 

“Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde

Bir kış güneşliğinde

Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir

Tabiatı aşan bir bildiriştir”

 

Şiirinde andığı gibi ...Diriliş bildirisi yayıldı elden ele , kulaktan kulağa

Derin bir hüzünle karşılandı gönüllerde.

 

*

 

Erdem Beyazıt da sağdı o zaman.. Yıl  2000 ...İstanbul hala güzel Bursa hep güzeldi ..Değerli dostum Abidin Kaplan , şiire olan merakımı bildiğinden Erdem Beyazıt’la görüşmek üzere randevulaşmış bir sonbahar günü  .Türkiye Yazarlar Birliği’nin bahçesinde  üstadla buluştuk . Yaşımız yirmiydi . Merhumla heyecanımız üzerimizde,  konuştuk . Şiirden ülkeden Bosna’dan Bursa’dan..Bir kitap kapağındaki fotoğraf gibiydi hala  hafızamdadır o manalı siması .Erdem Bey bize ,gençler size okyanusa gitmenizi tavsiye ederim .Sezai Bey’in ofisi Sirkeci’de dedi ve çok geçmeden yola koyulduk  vardık menzili maksuda . Hatırladığım kadarıyla  cümle kapısı açıktı . Öyle ya O mümbit fikirlerini tohumlarını cömertçe sunan bir topraktı kapısı kapalı olmayacaktı. Kitapların arasında  yol alarak kendisine ulaştık , etrafını çevirmiş  öğrenciler , gençler  vardı Üstadın, onlara bize  Bağdat’tan Suriye’den ki o zaman Suriye hala Suriye  , Şam Şam’dı , Halep’ten, Mekke’den bahsediyordu İstanbul’dan Medine’den Endülüs’ten Batıdan  bahsettiğini hatırlıyorum Ortadoğu’da bir takım kıvılcımların tohumlarının atılmaya başlandığı dönemdi sanırım o dönem sonra zaten Arap Baharı denilen rüzgar kasıp kavuracaktı coğrafyayı ve  bir süre daha kendisini dinledikten sonra nasibimizi aldık, kalktık.   Bilahare  kitaplarından ve fikirlerinden istifade ettik .Dün

Dar-ı bekaya irtihal eyledi ruhu şad olsun. Bugün Ulucami’de az ve öz denebilecek katılımla gıyabında cenaze namazını eda ettik.

Sezai Karakoç şüphesiz bu çağın en mümtaz  mütefekkirlerindendi münevverlerindendi  ve Tanrının bir hediyesiydi bu dünyaya ,bu ülkeye .

 

Şimdi bize düşen onlarca eserinden ve hakikatli yaşamından  payımıza düşeni almak ve dünyayı güzelleştirmek.

Mekânı cennet, makamı âli olsun.

 

 “bir daha gelir mi böylesi azamı

 Aziz”